Şanlıurfa'nın zengin mutfağının en değerli hazinelerinden biri olan kavurga, yüzyıllar boyunca sofralarda kendine yer bulmuş bir atıştırmalık olarak özellikle ramazan ayında büyük bir ilgiyle tüketilmektedir. Bu lezzet, geçmişten günümüze uzanan bir çerez geleneği olarak zengin besin içeriği ile yeniden popüler hale gelmiştir.
Kavurga, hem ekonomik bir alternatif sunması hem de sağlıklı bir atıştırmalık olması nedeniyle dikkat çekmektedir. Soğuk kış gecelerinde eğlenceli sohbetlerin vazgeçilmezi olan bu geleneksel lezzet, ramazan ayı boyunca da iftar sonrası şifa deposu olarak tercih edilmektedir.
İlk tarımın yapıldığı ve buğdayın diyarı olarak bilinen Şanlıurfa'nın yüzyıllara dayanan bu eşsiz lezzeti, buğday, nohut, mısır, menengiç ve hint kenevirinin bir araya gelmesiyle hazırlanır. Halk arasında "kılenek" adıyla da bilinen bu yöresel çerez, genellikle uzun kış aylarında ve ramazan ayında iftar sonrası tüketilmektedir.
Kavurga, kolay bir şekilde hazırlanabilmektedir. İlk olarak kaynatılmış buğday, karpuz çekirdeği, menengiç ve kendir tohumu, her biri ayrı ayrı tavalarda hafif tuzlu suda kavrulur. Ardından bu ürünler dikkatlice karıştırılarak kavurga haline getirilir ve tüketim için hazır hale gelir. Son aşamada ise, hazırlanan kavurga bez torbalara konularak uygun bir şekilde muhafaza edilir.
Çerez satıcısı Ömer Seyis, kavurganın tarihine dair şu bilgileri paylaşıyor: "Kabak çekirdeğinin, yer fıstığının ve fındığın olmadığı dönemlerden bu yana kavurga tüketiliyor. Kavurga, bizim kış gecelerimizin vazgeçilmez çerezidir. Geçmişte annelerimiz evdeki imkanlarla bunu hazırlayıp çerez olarak bizlere sunmuşlardır. Bu gelenek, o zamandan beri devam ediyor. Annem, 80 yaşında ve hâlâ kavurgadan vazgeçmiyor. Bu lezzet, Göbeklitepe’nin tarihi kadar eski bir gelenektir. Kavurgayı duyduğumuzda başka bir çerez arayışına girmeyiz."
Kavurga alan vatandaşlar ise yıllardır tükettikleri bu eşsiz lezzetten vazgeçemediklerini ifade etmektedirler.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)