Ramazan ayı, oruç ibadetiyle birlikte hem maneviyatın hem de psikolojik faydaların ön plana çıktığı bir dönemdir. Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hafize Gülnur Şen, orucun özdenetim, sabır ve zihinsel dayanıklılık gibi becerileri geliştirdiğini vurguluyor. Açlık ve susuzlukla geçen bu süreç, bireylerin irade gücünü artırırken, empati ve stresle başa çıkma yeteneklerini de pekiştiriyor. İşte orucun psikolojik etkileri ve bu kutsal ayda ruhsal dengeyi korumanın yolları…
Orucun psikolojik faydalarına dikkat çeken Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hafize Gülnur Şen, "Oruç, yemek, içmek ve diğer fiziksel ihtiyaçlardan bir süreliğine feragat edilmesi gerektiği için bireylerin kendilerini kontrol etme becerisini geliştirir. Ayrıca, kişi gün boyunca açlık hissiyle başa çıkmayı öğrenirken, bu durum psikolojik dayanıklılık ve özdenetim becerilerini güçlendirir" dedi.
İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa’dan Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hafize Gülnur Şen, Ramazan ayında oruç tutmanın psikolojik etkileri hakkında açıklamalarda bulundu.
Ramazan ayının, Müslümanların oruç tutma ibadetlerini yerine getirdikleri ve yoğun bir maneviyat duygusunun yaşandığı bir ay olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Şen, "Tok olanın aç olanın halinden anlaması gibi bir maneviyat içermesinin yanında, kişilerin özdenetiminin ve sabrının da güçlendiği, empatinin ve hoşgörünün arttığı, topluluk bağlarının güçlendiği, insanlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşmanın arttığı bir süreçtir" diye konuştu.
Oruç tutmanın psikolojik faydalarından bahseden Dr. Öğr. Üyesi Şen, "Oruç tutmanın psikolojik faydaları özdenetim, sabır, zihinsel dayanıklılık ve farkındalık gibi önemli kavramlarla bağlantılıdır. Oruç, yemek, içmek ve diğer fiziksel ihtiyaçlardan bir süreliğine feragat edilmesi gerektiği için bireylerin kendilerini kontrol etme becerisini geliştirir. Ayrıca, kişi gün boyunca açlık hissiyle başa çıkmayı öğrenirken, bu durum psikolojik dayanıklılık ve özdenetim becerilerini güçlendirir. Oruç, duygusal istikrarı artırabilir ve stresle başa çıkmak için bir deneyim sunabilir" dedi.
Oruç tutarak irade gücümüzü nasıl artırabileceğimize değinen Dr. Öğr. Üyesi Şen, "Ramazan’da oruç tutmak kişinin sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da sabırlı olmasına yardımcı olur. Dopamin beynimizde salgılanır ve haz/keyif alma ve ödül sistemi ile bağlantılıdır. Yeme, içme, eğlenme, alışveriş yapma, sosyal medyada gezinme, film izleme gibi eylemler ilk etapta dopamin salgısını artırsa da süreklilik arz ettiğinde bu uyarıma tolerans gelişmektedir. Oruç tutulduğunda yeme içme gibi eylemlere ara verildiği zaman bu tolerans azalabilir ve sonrasında tekrar dopamine oluşan yanıt artar. Bu durum sadece irademizi güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda hep daha fazlasını isteyen ancak hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin olmayan içsel yönümüzü de törpülememizi sağlar ve tekrar küçük şeylerle tatmin olmayı öğretir" ifadelerini kullandı.
Uzun süre aç kalmanın, bireyi sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da etkileyebileceğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Şen, "Özellikle ilk başlarda açlık hissi, konsantrasyon kaybı, sinirlilik, stres ve anksiyete gibi duygusal tepkilere yol açabilir. Açlık seviyesinin yüksek olduğu zamanlarda vücut, kan şekeri seviyelerinin düşmesiyle birlikte duygusal dengeyi sağlamakta zorlanabilir. Bu durum, öfke kontrolü ve sabırda zorluklara yol açabilir. Fakat uzun vadede, oruç tutmak, zihinsel dayanıklılığı artırabilir. İnsanlar açlıkla başa çıkabilmeyi öğrenir, bu da onlara daha fazla özdenetim kazandırır ve stresle daha sağlıklı başa çıkmalarını sağlar" şeklinde konuştu.
Ramazan’da oruç tutmanın empati, şükran ve manevi bağlılık gibi duyguları pekiştirebileceğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Şen, "İhtiyaçlarını göz ardı etmek, yoksulluk ve açlıkla empati kurmayı kolaylaştırır. Başkalarına yardım etme isteğini artırır" açıklamasında bulundu.
Oruç tutarken yaşanan açlık, susuzluk ve uyku eksikliği nedeniyle sinirlilik, öfke, anksiyete, konsantrasyon problemleri ve huzursuzluk gibi duyguların sıkça ortaya çıkabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Şen, "Ayrıca, Ramazan’da günlük yaşamın rutininin değişmesi, alışkanlıkların değişmesi ve bazen toplumsal baskılar da sinirleri zayıflatabilir. İftara yakın saatlerde trafiğe maruz kalmak da yine sinirliliği artıran faktörlerden biridir. Bu durum, özellikle akşam namazına yakın saatlerde ve oruç açmadan önce daha belirgin hale gelebilir. Oruç tutarken vücutta yaşanan bu fiziksel değişiklikler, kişinin duygusal durumunu da etkiler. Ayrıca, gün boyu süren açlık ve susuzluk, sabırsızlık ve stresin artmasına yol açabilir" dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Şen, oruç tutarken yaşanabilecek sinirlilik ve öfke durumunu engellemek için şu önerilerde bulundu:
Dengeli ve sağlıklı beslenme: İftar ve sahur öğünlerinde tüketilecek yiyeceklerin dengeli ve besleyici olmasına dikkat edin. Oruç açıldıktan sonra sağlıklı, dengeli bir yemek yemek, kan şekeri seviyelerini dengede tutmaya yardımcı olabilir ve öfkenin önüne geçebilir. Bu süreçte bir diyetisyenle çalışarak, size uygun bir beslenme planı hazırlatabilirsiniz.
Empati kurmak: Ramazan’da empati kurmak, açlık çeken insanları anlamak, duygusal istikrarı artırabilir ve bireylerin daha sabırlı olmasına yardımcı olabilir.
Tarih | Durum | En Düşük | En Yüksek |
---|---|---|---|
14 Mart 2025 | 14° | 20° | |
15 Mart 2025 | 13° | 20° | |
16 Mart 2025 | 15° | 22° | |
17 Mart 2025 | 11° | 17° | |
18 Mart 2025 | 5° | 10° | |
19 Mart 2025 | 4° | 6° |
İmsak | Güneş | Öğle | İkindi | Akşam | Yatsı |
---|---|---|---|---|---|
05:48 | 07:12 | 13:19 | 16:37 | 19:15 | 20:34 |